29 Kasım 2011 Salı

Brokoli çorbası



Brokoli herkesin bildiği fakat bazılarının sevmediği bir sebzemiz. biz çok severek salata ve çorbasını tüketiyoruz  ama oğlum çok yemek seçiyor.  beni bazen delirtiyor. kime çekti bu çocuk bilmiyorum, eşim de böyle değildi ama. hiç sebze yemiyor, bir tek taze fasulye ve bezelyeyi yiyor, onları da  zorla yediyoruz. bizim attığımız kilolar fazla uzağa gitmeden  kötü beslenme şekliyle onu  buluyor. en çok tavuk seviyor, yakında kanatları çıkacak.



Brokoli çorbası tarifi :

Malzemeler

  • 1 orta boy brokoli
  • 1 kibrit kutusu büyüklüğünde tereyağı
  • 2 çorba kaşığı un
  • 2 su bardağı süt
  • 2 çay kaşığı tuz

  • Yapılışı

    1. Brokoliler üstlerini geçecek kadar suyla 10 dakika kadar haşlanır. Suyuyla beraber blendırda çekilir. Un tereyağında hafifçe kavrulur, soğuk süt ve bir fiske tuz eklenir,  blendırdan çekilen brokoli ve su karışımına eklenerek bir taşım kaynatılır.  3-4 dakika daha pişirmeye devam edilir. (Çorba fazla koyu olursa biraz daha sıcak su eklenebilir.)
    Servisinde arzuya göre karabiber serpilebilir.



Soğuk günlerde sıcak çorbalar..


23 Kasım 2011 Çarşamba

Avakado maskesi

Bugünlerde mutfakta ne bulursam maske yapmaya çalışıyorum. Kahvaltıdan arta kalan avakado kabuklarını yüzüme sürüp temizliğe girişiyorum. O arada Allahtan kapı çalmıyor :)  Maske bekletilmeden kabuklar kurumadan  taze iken yapılmalı, salatalık gibi yüze sürülmeli. Ellerimize sürdüğümüzde de gayet yumuşak yapıyor. Ayrıca ezik olanları balla karıştırılıp da nemlendirici maske yapılabilir. Tam mevsimi faydalarını düşünerek bolca tüketmeliyiz.

Avakadonun faydalarından bahsetmek için araştırdığımda en çok bu bölümü sevdim :) sadece bunu eklemek istedim.

“ Avakado, vücutta toksik maddeleri etkisiz hale getirerek, yaşlılığa yol açan zararlı maddeleri yok eder. Dolayısıyla yaşlanma sürecini yavaşlatarak hastalıkları önlemede önemli rol oynar. „




20 Kasım 2011 Pazar

Böyle bir pazar


Hava çok güzel. Parka gidince, renkleri görünce sonbaharı daha çok hissettim. 



Denizdeki adam hem yüzüyor, hem balık tutuyordu. Üşümüyorsa çok mutlu olmalı. Ben bakarken üşüdüm.


İki kişide hem dalış yapıyor, hem de ellerinde zıpkınla balık tutmaya çalışıyorlardı...




Dönüşte gözüm kozalaklardaydı, yerlerden biraz topladım...


Bu ne güzellik! Dallarda her renk var. Bakmaya doyamadım...





Eve dönüşte kısa yoldan çupra ızgara yaptım... Bir gün daha bitti. 

19 Kasım 2011 Cumartesi

Boncuk işlemesi

Kızımın çeyizi  için  5 yıl öncesi komşumun ısrarıyla ödemiş ipeği üzerine boncuk işlemesi  yapmaya karar vermiştim. başlamıştım ama o kadar sabırlı değilim tek tek bu boncukları işleyemem dediysem de malzemeleri alıp, nasılsa evlenmesine çok deyip başladık. o iki  kızı için yaptı. onun kızları büyüktü, evlendirdik.


Kordonları  hazır almayıp onları uzun uzun örüp, önce işlenecek bölümlerin etrafına diktim. sonrası kesme boru boncuklarla içlerini doldurdum. aslında masa üzerinin karşılıklı işlenmesi gerekiyordu  ama ben tembelliğimden tek taraflı yaptım.  çok az yeri kalmıştı nihayet bitirdim.








Benim kızın hiç de kullanacak türde dekorasyon hayalleri yok ama bakalım ne olacak. olmadı tekrar bana döner. komşumun kızlarının birini evine gittiğimde göremeyince sordum dekorasyonu bozuyormuş. daha da kimsenin aklına uymam :)) bir çin işkencesiydi. 


17 Kasım 2011 Perşembe

Mayalı maske

Bu maskeyi arkadaşımın yüzündeki değişikliği sorduğumda öğrendim. Cildi gerçekten  değişikliğe uğramıştı, yazdan kalan güneş lekelerini yok edip, cildini  berraklaştırmştı. bakalım bende etkisi olacak mı? bugün hava açınca  iki posta çamaşır, saçlara bakım ve yüze maske...


Biraz süt, biraz maya karıştırılıp losyon kıvamına getirilip yüze, boyuna sürülür, 15 dk bekletip yıkanır.  Sonuç gergin bir cilt ;) üzerinede bir nemlendirici mis...

14 Kasım 2011 Pazartesi

Heves baltalayan balta

Baltalıya bayılıyorum, beni çok güldürüyor. Etrafımda da bu tür insanlar var ama onlar beni üzmek yerine sanki komedi filmi izliyormuşum gibi eğlendiriyor.  Bir komşum var tam Baltalı İlah ailesine ve etrafındaki herkese karşı böyle davranıyor. İnsan bu kadar mı ilk bakışta olayların olumsuz yönlerini görür. Ben bu komşuyla karşılıklı konuşurken karısı gülme krizine giriyor. Adamın adını karısıyla Baltalı İlah koyduk nihayetinde. Düşündük taşındık ismiyle karakteri  uyuşmuyordu, Baltalı İlah tam uydu. 


Mesela ben eskiden oturma grubumu yeniden yüzletmiştim. Sonra bir akşam oturmaya geldiler. Daha oturmadan adam koltuğun yanındaki kimsenin fark etmediği kumaşın dokumasındaki minnacık bir düğümü fark etti ve bu kumaş defolu mu dedi :)))  Değil yahu minnacık bir düğüm ne defosu. Defolular ucuz oluyormuş da ondan soruyormuş. Daha buna benzer neler neler... Yazsak kitap olur. Ama ben bu komşumun söylediklerine ne alırım, ne darılırım çünkü onun karakteri bu, olduğu gibi kabul ederim. Eğlendiriyor bizi yaptığı yorumlar :)


Baltalı İlah insanlar sizin de etrafınızda vardır.  Ama onları kafaya takıp kendimizi üzmeye değmez.  Ben bu karikatür dizisini gördükten sonra daha çok hoş görmeye, gülmeye başladım bu tür insanlara.








:))

13 Kasım 2011 Pazar

sokakta karşılaştığım teyze


Geçenlerde kendi başıma kimseye takılmadan uzun uzun yürümek istedim. Bayağı bir yürüdükten sonra eve dönerken bir sokakta inceden bir ses duydum. "Sapıık, sapık, sokak sapığı!" diyor. hay Allah gaipten bir ses mi duyuyorum, yoksa biri bana mı diyor dedim. kimseye de bir sapıklığım yok ama neyse :))  Tekrar yavaşladım, sesi tekrar duydum. yine "sapık, sapık" diyor. Önümde yaşlı bir teyze, onun önünde de yaşlı bir amca gidiyordu, adımlarımı hızlandırdım baktım ses teyzeden geliyor. Teyzeye yaklaşıp "hayırdır teyze kim sapık?" dedim, teyze "şu önündeki" dedi. "Teyze amca bir şey mi dedi" dedim, "yok o benim kocam" demez mi. "ama teyze ayıp oluyor bu yaşa kadar gelmişiniz, amcaya neden öyle diyorsun, duyacak" dedim, "yok yok duymaz kulakları az işitiyor" dedi başladı anlatmaya. "ooo bana gençliğimde neler neler, ne sapıklıklar yaptı" dedi. "eee şimdi de sen mi ona yapacaksın, ayıp oluyor, birbirinize şimdi daha çok ihtiyacınız var" dedim "ne ihtiyacı mecburiyet" dedi. Ayaküstü anlattı teyze bir şeyler, deşarj oldu. Sonra ayrılınca durdum düşündüm, toplumumuzda maalesef  bu tür kadınları görmekteyiz. Ekonomik gücü olmayan, ekonomik gücü olsa bile öz güveni olmadığı için kocasının şiddetine katlanan kadınlarımız var. Ve teyzenin davranışlarına kaç kişide şahit oldum. Yaşlanınca kocalar kadınların ellerine düşüyor, kadınlar da yapılanları unutamıyor olacak ki sözleriyle şiddet uyguluyorlar. Aslında gençliğinde ayrı, yaşlılığında ayrı yıpranıyor bu tür evlilikler. Allah sabır versin ne diyeyim.

Bu video da aynı bu teyzegillere örnek.

12 Kasım 2011 Cumartesi

gelelim fasulyenin faydalarına

Dün bizim pazarımızdı. pazarları severim, evin önünde de olunca bir kaç kere iner çıkarım. çevre köylerden ürünlerini pazarlayan çok gelir, onların sebzeleri ve meyveleri taze olur. akşam üzeri onları bir telaş sarar ellerindeki ürünleri bir an önce satmak isterler. fasulyecinin önünden geçerken köylü satıcı kadın "abla otobüsüm geldi, al şu fasulyeleri pişir, istersen dondurucuya koy, tekrar götürmeyeyim" dedi. aslında bu sene buzdolabına fazla bir şey koymadım artık her sebzeyi, meyveyi mevsiminde yemek istiyorum. artık buzluktan çıkarıp pişirdiğim şeyler hoşuma gitmemeye başladı. fasulyenin birazını haşlayıp turşu yaptım.


 Bir kısmını zeytin yağı ve dometesle pişirip, üçe bölüp buzluğa koydum. Bir kısmını da hafta içi yemek için ayırdım . işte böyle fasulyeli bir gün oldu :))


10 Kasım 2011 Perşembe

ATAM'A AĞIT


Aşık Veysel'in dizeleri her şeyi anlatıyor......


ATAM İZİNDEYİZ...

ATAM  İZİNDEYİZ...

Atatürk Fotoğrafı

Senin yolunda gitmekten hiç kimse bize engel olamaz. olamayacaktırda...



9 Kasım 2011 Çarşamba

bir bayram daha geçti

Son eş dost arkadaş ziyaretlerini yaptık, iade-i ziyaretleri ağırladık, bayramı yolcu ettik. Bugün de güneşin tadını çıkardık, hava çok güzel gidiyor.


Yürüyüş yaptık, pürüzsüz denizi seyrettik. Her yer insan kaynıyordu. Tatilciler mutlu mutlu geziyordu.


Kuşlarla kediler de öyle :) Kumruya resmini çekeceğim dur dedim, durdu poz verdi, sanki anladı çöp gagalı şeker şey.


Kedicik biraz düşünceliydi.


Akşam kızım elmalı turta yaptı.



Tarifini de vereyim;

Malzemeler                                                                      
125 gr tereyağı (oda sıcaklığında)                              
4 yemek yaşığı toz şeker                                                 
2 adet yumurta                                                                    
8-9 yemek kaşığı tepeleme un                                      
2 çay kaşığı kabartma tozu                                             
                                                                       
Elmalı harç için                                                             
4 adet orta boy elma                                                        
1 tatlı kaşığı tarçın                                                             
3 yemek kaşığı kuş üzümü                                              
2 yemek kaşığı toz şeker                                                 
1 çay bardağı ceviz

Yapılışı
Tereyağı ve toz şeker bir kapta iyice karıştırılır. Sonra yumurtalar eklenip karıştırılır. En son un ve kabartma tozu eklenip güzelce yoğurulur. Hazırlanan hamurdan kurabiye kalıplarıyla 8 parça kesilir. Kalan hamur kalıba yayılır.
Elmalar soyulup küp küp dilimlenir ve tarçın, üzüm, ceviz  ve şekerle karıştırılır. Karışım hamurun üzerine yayılır. Elmalar da eklendikten kesilen şekiller üstüne yerleştirilir ve fırına sürülür.
175 derece önceden ısıtılmış fırında 25 dakika üzeri kızarıncaya kadar pişirilir.



Bir dilim turta, bir bardak yeşil çay ve Muhteşem Yüzyıl...

7 Kasım 2011 Pazartesi

elmalar üşümesin

Sabah uyandığımda çay makinasını takıp suyun kaynamasını beklerken eve bir koku yayılmaya başladı. Eyvah çay makinasın kablosu yanıyor herhalde dedim, baktım kablo yanığı kokusu değil. aman Allah'ım ne koku.. Bizim alt komşu sağ olsun kestiği kurbanın kelle, paçasını bu bayram evde ütüyor galiba ama kokusu bizim evde, kendi evi ne durumda bilmiyorum. Kahvaltı iştahım kaçtı. Söylenmez de bir şey bayram bayram, ya sabır diyip her yeri açtık evi havalandırdık, oda spreyleri sıktık. Allah'tan o arada gelen olmadı. güne böyle başladık.

Bunlar da akşam üretimlerinden elmalıklarım. Deniz çantamın içinde bulunması için yaptım.
Örgüden elmalar da nasibini aldı :)





6 Kasım 2011 Pazar

Mutlu Bayramlar...



Ankara'dan yeğenim bayram tatiline geldi, bizi çok  mutlu etti :)

Kızları Milana ve Elina'yı severek hasret giderdik.


Elina'cık öğle uykusunda. Uyanıkken sevdirmedi, yabancıladı. Haklı çocuk bir senedir görmüyor, unuttu bizi. 


Bayramın ilk günü güzel geçti.

5 Kasım 2011 Cumartesi

bayram telaşı

Bugün bayağı çalışkandım. sabah kahvaltıdan sonra kızımla ev temizliğine başladık. birimiz süpürürken diğerimiz arkadan sildi, dayanışma içinde işlerimizi çabucak bitirdik. ardından ben mutfağa geçip tatlı yapımına başladım. hazır aldığım baklava yufkası  denemeye karar verdim. 50 kat olunca biraz uğraştırdı. tarifine uygun yaptım.  benim milli tatlım kalbura bastısız olmaz deyip onuda yaptım. küçük bir tencere de yaprak sarması  yapıp mutfak işlerini bu günlük bitirdim. Bayram gelebilir :)




Sonrasında kabir ziyaretimiz vardı. Dün kabir ziyaretimizi yapmıştık; annemi, kardeşimi, eşimi ve başka tanıdıkları ziyaret etmiştik. Bugünse başka bir mezarlıkta olan ailem gibi gördüğüm, çok sevdiğim, kızımı 40 günlükken eline alan ve 2 yaşına kadar bakıp her zor günümüzde kendi annem gibi yanımızda olan Fatma teyzemizi ve eşini ziyaret ettik. Mekanı cennet olsun, bir insan bu kadar mı iyi olur.. ailemi başka şehirde bırakıp Antalya'ya geldiğimde yaşadığım apartmanda hemen bana kucak açtı, sanki annem yanımdaydı. kızım 40 günlükken ben işe başlayınca Fatma teyze kızımı kimselere güvenip vermek istemedi, kızıma pamuğum pamuğum diyerek severek baktı. Fatma teyzemizin çocuğu olmamış fakat iki tane kız çocuğunu alıp evlat edinmiş ve onları kendi doğurmuş gibi benimsemiş, okutup, büyütüp evlendirmiş. kızım iki yaşına gelince teyzemizde bazı rahatsızlıklar başladı. hastalığına üzülerek kızımı kreşe verdim çünkü önce bu kadar iyi bir insanın sağlığı önemliydi. ama Fatma teyze o haliyle bile bizimle ilgilenmeye çalıştı. kızım kreşe verdiğim ilk gün kapıda biraz mızırdandı, mecburen bıraktım işime gittim. daha 2 saat geçmemişti ki masamdaki telefonum çaldı. telefondaki kreş müdiresiydi. içimden bir ses eyvah çocuk huysuzluk etti galiba derken müdire hanım "çocuğunuzu kim büyüttü dedi?" bende "komşum, olumsuz bir şey mi var?" dedim. "hayır ona çok teşekkürlerimizi iletin, ne kadar güzel bir çocuk yetiştirmiş dedi" içim ferahladı. Fatma teyzemizi 1995 yılında kaybettik. arkasında 3 yıl sonra eşi dedemizi. şimdilerde ise yetiştirdiği kızlarıyla görüşürüz ve ailemizin bir parçasıdır onlar.

Burda kızım 6 aylık.

Bu fotoğraf da oğluma hamileyken Fatma teyze bize geldiğinde çekilmiş. Fatma teyze tecrübesiz bir gençken bana büyük bir örnek oldu davranışlarıyla. Nur içinde yatsın, hakkını ödeyemeyiz.


İşte böyle hüzünlü, telaşlı bir gündü. Herkese sevdikleriyle beraber mutlu, keyifli bir bayram dilerim. Bu bayram güzel anılar biriktirmeniz dileğiyle...