24 Mart 2013 Pazar

Eşyalar toplanmış...



 Arkadaşlar yoğun günlerimizin başlıyor ve sona yaklaşıyoruz. Salon  aldı başını gidiyor her yer koli yığını resimdeki koliler bir yarısı, ortalık çok karışık. Kız evinin işi de çok zor ıncık cıncık her şeyi düşünüyoruz onu al, bunu al  mutlu ve zor işler .. Hafta içi Ankara'dayız kızımın evini yerleştireceğiz. Düğünümüzü yapıp döneceğim. Kızım artık Ankara'lı gibi ama ilerleyen zamanlarda inşallah Antalya'ya dönerler kimbilir...


Neyse dünkü rüzgarın ve ısıran soğuğa inat bugün hava çok güzeldi. Bu sene aldığım çiçeğim coştukça coşuyor. Üzerinden hiç çiçeği eksik olmuyor. Her sene alırım ama bu seneki kadar coşkulu çiçekleri olmamışlardı. Bahçem olmayınca balkon masam küçük bir bahçe oldu. Siz bu güzel çiçeğe biraz uzun süre bakacaksınız ama döndüğümde inşallah güzel kareler paylaşacağım. 
Şimdilik hoşçakalın... Mutlu haftalar :)






17 Mart 2013 Pazar

Mimlendim.


Uzun zamandır mim yapmıyordum ta ki arkadaşım Hüznün Tadı bana bir mim gönderene kadar. Mimler birbirimizi daha iyi tanımamıza yardımcı oluyor ve mimlerin iç dünyamızı yansıttığını düşünüyorum. Bugün yine kahvaltı için çakırlardaydık. Bahçedeki hamağın hatırı kalmasın dedim. Çok yere yakın bağlanmıştı pek rahat değildi. Saçlarımın boyası geldi ama idare edin artık arkadaşlar, gözünüze verdiğim zarardan dolayı özür.



    1- Su mu, ateş mi, güneş mi olurdun? Neden?
Güneş gibi etrafı aydınlatıp, su gibi  berrak olmak isterdim.

    2-Taş olsan nerenin taşı olurdun?
Denizde çakıl taşları, dalgalar arasında zaman zaman kaybolup, güneş vurduğunda rengarenk olmak isterdim.

    3- Neyin ve kimin karşısında, hangi durumlarda susarsın?
Ukala ve aptal insanların karşısında susarım. Onları kendi hallerine bırakırım, mücadele etmeye çalışmam.

    4- Kusur olsan nasıl bir "kusur" olurdun?
Hep kusursuz olmak isterdim. ama illaki olacaksa herkeste olan bir kusur olsun da bari arada kaynar giderim.

    5- Küfür olsan ne olurdun? Kime savrulurdun?
Koca bir taş olup, yalancı, riyakar insanların kafasına balyoz gibi inmek isterdim. ( biraz acımasızca oldu ama)

    6- Esir olsan neyin veya kimin esiri olurdun/olmak isterdin?
Esaret benim için değildir. kimsenin esiri olmak istemezdim.

    7- Bir suç olsan nasıl bir "suç" olurdun? 
Sevmediğim insanları yeryüzünde görünmez yapan bir suç aleti icat edilirse o olayım.

    8- Topraktaki güç olsan o güçte ne yetiştirilirdi?
Tüm gücümle bütün doğayı yeşile boyardım,  güzel ağaçlar, aralarında rengarenk kır çiçekleri olsun isterdim.

    9- Sayılmadığında ne hissedersin?
Bazılarının beni sayıp saymaması önemli değil, sevenlerim, sevdiklerim  yeter bana..

    10-Bir "oyun" oynasan ne oynardın?
Evcilik oynamayı, bebeklerle oynamayı çok severdim. Bu yüzden anne rolü  oynamak isterdim. Sorumluluğu çok ağır olsa da. çünkü çocuklarımı çok seviyorum.



Şimdi ben de bu mimi yapmak isterlerse Ayucuğuma ve Aslı'ya paslıyorum.

12 Mart 2013 Salı

Sıcak bir çorba


Ankara'nın soğuğu alışık olmayan bünyemizi  çarptı. Aile hekimimize gidip ilaçlarımızı alıp ev istirahatıine çekilmiştik daha yeni toparladık kendimizi...Her yerimiz dayak yemiş gibi olunca hadi bugünde sıcak bir çorba yapayım dedim.  Tarifine pek gerek görmedim herkesin bildiği ezo gelindi.
 Dolabı açıp bakındım. Dolap bana baktı ben dolaba. İçindeki sebzelerden pırasayı seçtim.Pırasalı böreği ilk defa yaptım..Biraz size komik gelebilir ama bu yaşımda ilk defa yapıyorum. Evde yemek seçenler olunca her istediğimi kafama göre yapamıyorum. Yıllar önce bir arkadaşımın annesinde ilk defa yemiştim. Böreğin ortasını yuvarlak kesip bir kase sarımsaklı yoğurt koymuşlardı. Dilimleri yoğurtta batırıp yemiştik.  Öylesi de çok güzeldi ama biz bugün öyle yemedik.
 Tarifi: Pırasaları biraz zeytinyağla kavurdum. içine lor ve baharatlarda harmanladım. Soğuduğunda yufkaları kat kat sıralayıp aralarına süt ve yağ gezdirdim. 6 adet yufka olunca 3. sırada malzemeyi döktüm. En  üstüne de yumurta sarı, yağ, süt sürüp birazda tereyağ koyup fırınladım. Oğluşa da silah zoruyla yedirdik. Tipini görende ne bulursa yiyor zannediyor. Bu versiyonun çocuklarına baktığım da hepsi böyle gibi, bu çocuğun yeme düzenini oluştururken bir yerde hata yaptım ama bilmiyorum neresinde...




7 Mart 2013 Perşembe

jet hızıyla gittik geldik

Pazar akşamı apar topar karar verip, kendimizi Ankara'da bulduk. Kızımın evini ayarlayıp, eşyalarını alıp, 3 gün içinde her şeyi ayarlayıp, kalan görevlerimizi de dünürlerime bırakıp geldik. Buradaki işlerimizi ayarlayıp tekrar Ankara'ya gideceğiz ve düğünden sonra oğluşumla döneceğiz. 

Dönüşümüz de pek heyecanlı oldu :) Önce kapı numarası değişti, ardından başka firmanın uçağnı ve uçuş ekibini görünce yanlış geldik zannettik neyse onu teyit edip güvenle uçuyorduk ki  pilot baygın sesiyle konuşmaya başladı " iyi akşamlar sayın yolcular, Ankara, İzmir uçuşuna hoş geldiniz" diye söze girince yüreğim ağzıma geldi. Bu kadar yorgunluğun üzerine evime bir an önce kavuşmak isterken bir de İzmir'e gidemezdim. Kızımla birbirimize bakıp İzmir mi? derken yanımdaki beyefendi yanlış söyledi dedi. Pilot bir sonraki konuşmasında durumunu telafi etti de rahatladık. 

Büyük şehirler bana göre değil arkadaşım. Ulaşım ve mesafeler çok uzak, ben çok alışmışım yaşadığım bu şehre, özellikle havasına. Ankara hala kışı yaşıyor, buz gibi. Biz o soğuğu burada bütün kış boyunca bir hafta kadar yaşadık. Evler tamam sıcacık ama insan sokağa çıkmaya korkuyor. Soğuğu da biraz yedik tabi bu arada. Şimdi hapşrukları adaçayıyla toparlamaya çalışıyoruz. 

Bir başka müjdem de ben yokken yukarıdakiler taşınmaya karar vermişler, son gürültülerini de sınırsızca yapıp gittiler, tabi ki o gürültüyü dinleyemezdim. Bugün uzun süreye yaya yaya dışarıdaki işlerimi hallettim. Şu an sessizliği tadıp istirahate geçiyorum. Bir daha kesinlikle tepemde kimseyi istemiyorum. Evdeki fazla eşyaları yukarı taşıyacağım.. 


Şimdilik bizden haberler bu kadar. Esen kalın :)

2 Mart 2013 Cumartesi

Sessizlik

Bugün sessizlik istiyordum. Sizde de bu duygu olur mu bilmem ama zaman zaman ben sessiz ve sakin evde olmak istiyorum. hava güzel, evim temiz ve güneşli, yemeklerimi özenle pişirdim akşam çay yanına birde yeşil mercimekli börek yaptım ama bu güzellikleri tırmalayan sesler...kafamı karışıktı.....aşağı komşumun tv sesi, yukarıdakinin sandalye gıcırtısı, çocuk sesi, ikazdan falan anlayan yok. ne biçim insan olduk biz anlamıyorum. Aşağıdakileri ikaz ettiğimde mutfakta yemek yiyordum izlediğim bir dizim vardı sesini duymak için açtım sesi çok mu demez mi :((  Eleştiri ve ikaz edilmeyi sevmez olduk.  Herkes biraz empati kurmayı öğrense her şey farklı olacak ama nerede...  yukarıdakilerden yakında kurtuluyoruz. Neyse şuandaki sessizliğin tadını çıkarmalı....