30 Ağustos 2011 Salı

Ne bir ses,ne bir haber...

Bayram geldi. hoş geldi. hoş gitsin.


Evimiz sevdiğimiz dostlarla dolsun.
Herkesten önce baş köşedeyim. evimizin büyüğüyüm ya :)

Ailemizde kapısını çalıp,eli öpülecek bir büyüğümüz kimse kalmadığı için evdeyiz. kardeşler, akrabalar hep farklı şehirlerdeyiz...ablacığım vardı. sıcaklar onuda kaçırdı .kışın döner. canları sağolsun. herkes yerinde mutlu olsun.  yoğun bir telefon trafiğinden  sonra..

Konsolun önündeki resimlere hüzünle baktım. çocuklar anne iyimisin. dedi. hep içimden
 şu şarkı geçti. (ayrılık ümitlerin ötesinde bir şehir ne bir ses, ne bir haber, ne de bir selam gelir.) sağ olanlardan geliyor da , erkenden çok sevdikleri sonsuzluğa gidenlere ne diyeceğiz. neyse kimseyi üzmek istemem. bu güzel günlerinde . insanoğlu her şeye alışıyor, ya da alışmış gibi rol yapıyor. güçlü olmayız...



Babacığım.



Mutlu bayramlar...


28 Ağustos 2011 Pazar

sadece sevgi


Bugün merkeze bağlı çakırlar köyündeydik.  İstanbul'dan gelen misafirimizi kahvaltıya götürdük. hava kuru sıcak olunca pek keyf aldığımı söyleyemeyeceğim.  çam orman ve portakal ağaçların kokusunu pek hissetemedim.desem doğru olur. en güzel baharda oluyor.


Buraya hafta sonları  pazar kuruluyor.
Dometesin üzerindeki yazıyı görünce şaşırdım. hiç böylesini görmedim . 
amcam dometes tohumunu oradanmı getirdi. bir de doğru yazsaydı.
hem amarikan onun tabiri ile hem yerli nasıl oluyor. anlamadım:)



Bu sıcakta bu çalışanlarında işi zor. hava sıcak işi ise daha da sıcak ocak başında.


Ama biri vardı vardı ki ne yiyecek ne içecek istedi.sadece sevilmek istedi. ne verdiysek yemedi. göz göze geldiğimizde sen sevilmekmi istiyorsun dediğimde bana öyle yumuşak bir sesle miyaav dedi gözlerini kırptı ki
 anlatamam. hepimizi güldürdü. sadece sevilmek istedi.  yanımızda böyle tatlı tatlı oturdu. sadece güzel sözler duymak istedi . demek ki.  bu hepimiz için geçerli değil mi?







Dönüşte yol güzergahında  bulunan mezarlık ziyaretimizi yapıp, hayatta olmayan sevdiklerimize  dualarımızı gönderdik.

27 Ağustos 2011 Cumartesi

yenileme


Balkondaki iki kişilik ahşap masamızın minder yüzlerini yaz bitimininde renklendirdim. Balkon sanki ağır renklerden kurtulup daha sıcak bir görünüm aldı. gibi...


 Bu da yapıştırılan  kağıtlarla kaplanan eski  buzdolabım. eski minderlerle  renk ve desenler birbirine yakındı.

 Yeni hali uçuk mavi puantiye daha canlı durdu sanki.



 Resimdeki oğlumun 5 sene önceki montlu resmi, vesikalık çekilirken çıkartmadı. montu yeni alınmıştı. fotoğrafçı resmi çekerken yazın bu resmi görmek istemezsin. diye  uyardı. ama çocuk aklı ikna edememiştik. şimdi baktıkça kendiside gülüyor. özellikle bu sıcaklarda.

 
Bu havlulukta neyin nesi demeyin. siyah bir bluzum vardı .artık  onu dolaptan uzaklaştırırken yakasındaki bu objeyi havluluğun kenarında değerlendirdim. arkadaşlar  bu havluluğun nerde satıldığını soruyor. hikayesi anlatılıyor..

26 Ağustos 2011 Cuma

kadir gecemiz kutlu olsun


Bin aydan daha hayırlı olan Kadir Gecesinde, kainatın yaratıcısı ve alemlerin Rabbi bağışlayıcı yüce Allah tüm dualarımızı kabul etsin.

23 Ağustos 2011 Salı

Ben bu sözü çok severim

• Herkes cahildir ama farklı konularda. Will Rogers


 Her şeyi ben bilirim diyen insanlara sinir olurum. benden büyükmüş, küçükmüş, kariyer sahibiymiş değilmiş önemli değil, bir işte bir konuda farklı fikirler çıkabiliyor


Denge taşlarım...


beni arayan bulacağı yeri bilir.

Şemsiyemizi de açınca adını bizim plaj koyduk :)

22 Ağustos 2011 Pazartesi

janbonlu tavuk

Mutfaktayım.



Tavuklu hindi janbon 
Malzemeler:
1 adet tavuk göğsü
hindi janbon
labne peyniri
baharat karışımı (nane, fesleğen, kırmızı pul biber, köri, kimyon, tuz)



Tarifi:
Borcamın altın hafif yağlınır.
Tavuk göğüsleri inceltilir borcama sıralanr. üzerine labne sürülüp baharat serpilir.
İkinci sıra tavuk göğsü koyulup ve labne peyniri sürülür.
Üzerine jabnonlar sıralanıp, labne sürülüp, baharatlar serpilir ve tekrar jambon dizilip labne sürülüp 170 fırında üstü kızarıncaya kadar pişirilir.








Servisde yanında pilav ve salata ile misafirlerimize de güzel bir sunum olabilir. afiyetle...
İlk sulu boya çalışmam . sulu  boya çalışması bence yağlı boya çalışmaktan zor çünkü hata kabul etmiyor.
Bu resimde de hatalarım var. ama ilk deneme işte..


Kahvaltıda çocukların isteği üzerine bu poğaçaları yaptım.  çok sıcak fırınla ev ısınacak hazır alalım. dedimsede fayda etmedi. senin yaptığına benzemiyor dediler. her şey çocuklar için... çocuk dediğimde koca bebekler :)
Tarifi:
1 yemek kaşığı  tereyağ, yarım çay bardağı sıvıyağ, 2 kaşık yoğurt, biraz köy peyniri, biraz sirke ,1 adet kabartma tozu ve aldığı kadar un hepsi yoğurulup ( kulak memesi kıvamında) yuvarlak şekil verilip  pişirilir.


 Erikli tarçın
Bitki çaylarını sevenlere tavsiye edebilirim. içerken  çok hoş kokusu var.




19 Ağustos 2011 Cuma

Fular


İstediğim gibi bir fular bulamadığım için kendim yapmaya karar verdim. aldıklarımın kimi çok uzun, kimi çok kısaydı ve sırf pamuklu kumaştan değildi. boyun bölgem güneşe hassas olunca yanımda bir şey taşımak zorunda kalıyorum. 50 cm pamuklu tülbent alıp etrafını tığlayıp böyle bir şey yapmaya karar verdim.


Frenk yemişi  akdeniz bölgesinde yetişen bir bitkidir. Kaktüsağacının etli yapraklarının üzerinde oluyor. bu meyvenin  şifalı olduğu söylenir. içi çekirdekli hoş bir tatı vardır. elle toplaması çok zor çünkü ince dikenleri var.


Kudret narı anavatanın hindastan olduğu, mide, bağırsak, şeker, cilt sorunlarında şifalı olduğu söyleniyor.
Hazırlanışı:
Doğranıp bir iki gün su içinde bekletilir, acı suyu atılır.  küçük bir kavanozun içine koyulup zeytinyağı ve biraz balla karıştırılıp, sabah ve akşam yemeklerden önce bir tatlı kaşığı yenilir. bu kürü her sene yapmaya çalışırım.


Mutlu sağlıklı günler hepimize :)

15 Ağustos 2011 Pazartesi

Severek Dinliyorum




Adını bilmiyorum

Mutfaktayım.


Dün tv  kanaltürk' de saat 17.00 de yayınlananan yemek proğramında verilen yemek tarifini denemek istedim,
ama yemeğin adını bilmiyorum.
Tarifi :
Kıymayı biraz kavurup içine soğan, biber ve 2 adet dometesi rendeleyip piştikten sonra tuz ve kırmızı biber,karabiber ilave ettim.  çok atmadım. acı olmasın diye.içini hazırladım.

sonra  herkesin  bildiği  krepleri yapıp, içine malzemeyi koyup, rulo şeklinde sardım. üzerine kaşar peynirini ve kalan içi üzerine döküp fırına koydum.  kaşarlar kızarıncaya kadar fırınladım. yanında bol yeşil bir salata ve içecekle servise hazırlandı.