30 Eylül 2011 Cuma

emekliler buluşuyor

  Sıcakların gelmesiyle mola verdğimiz gezmelerimizi başlattık, emekli arkadaşlarımızla tekrar buluştuk. mazereti olup katılamayan arkadaşlarımızda vardı.yedik içtik havadan sudan yaz boyu ayrı kaldığımız günlerden konuştuk. çalışma hayatımızda yaşadığımız hatıralara, komik olaylara güldük. canım arkadaşlarımı özlemişim. güzel bir gündü. tekrar buluşmak üzere mutlu ayrıldık.



Bu evin sevimli Hera'sıydı. çocuk gibi arkadaşımız ne söylese anlıyor.çok sevimliydi. bizle farklı bi diyalog kurdu.

28 Eylül 2011 Çarşamba

minibüslerin dekorasyonu

Geçen günlerde bindiğim minübüste ön koltukta otururken çektiğim bu fotoyu paylaşmak istedim. hangi münibüse binsem dikkat ediyorum hepsinin önünde saçak iplerden renk renk örülmüş bu örtülerden var. bu bey beyazı tercih etmiş. bunda vites kolunda da vardı. vites kolu bu sıcakta kürk giymiş gibiydi :) yeni örülmüş galiba henüz kirlenmemişti. hepsi de bu iplerden ördürüdüyor. minübüsçüler arasında modamı? yoksa zorunlumu? hatta  bazılarının dikiz ayna hizasında  boydan boya  güpür danteller var. her seferinde şaşkınlıkla bakıyorum. nasıl bir psikolojidir, sürücüye nasıl bir destek moral veriyor bilmiyorum ama kendini evinde gibi hisettiriyor herhalde diye düşünmeye başladım.

işte böyle bizim minübüslerin ön manzarası. sizin yaşadığınız yerde de böylemi? yoksa sadece Antalya'ya hasmı acaba?

acaba ben de bizim arabaya örsem mi diyorum, çocuklar suratıma garip garip bakıyor.

:))


27 Eylül 2011 Salı

pembe patik

Battaniyemiz dün gece dizi ( yalancı bahar) izlerken bitmişti ama artan pembe yünden bir de patik öreyim dedim. apartmana yeni gelecek minik kızımız sağlıklı kullanır inşallah...









25 Eylül 2011 Pazar

yürüyüş

Akşam üzeri şöyle bir yürüyüş yapalım. dedik. Cumhuriyet meydanından tarihi evlere, kaleiçine bakarken böyle bir gezi çıktı.
ayaklarımız bizi kaleiçine çekti. ama bu gezi kısa yollardan yapıldı. bu resimlerde çok girilmeyen sokak var. bir gün ayrıca iskeleye zaman ayırmak istiyorum. yollar yokuşlu olunca inmesi kolay ama çıkması sıcaklarda zor oluyor. havalar biraz daha serinlesin. o zaman bolca fotoğraf çekmek isterim.













gençler ve kendini genç hissedenler, eğlenmek için club ally'e gelebilirsiniz.





Bu kapıyı çaldım. ama açan olmadı :) kimler  bu evlerde yaşamıştı . hikayeleri neydi. bakarken onları düşündüm.


Sefer tası gibi üst üste dizilen apartman katı yerine böyle antik bir evde oturmayı tercih ederdim :) bahçeside olacak.



Çoğu butik otel olmuş, çok beğendim




Bu minicik kapıyı ne amaçla yaptılar acaba?



ve Üç kapılar






Cumhuriyet meydanına tekrar dönüp nar sularımızı içip dinlendikten sonra eve dönüş...

24 Eylül 2011 Cumartesi

güzel cumartesi

 Sabahları uyanınca kitaplarım başucumda beni bekler.  yarım saat, bazen bir saat okurum. bu sıralar cahillikler kitabını okuyorum. ne kadar bilmediğimiz şey varmış. ne demiştik; Herkes cahildir. ama  farklı konularda.




Kitap ayraçlarını  kızım daha önceden yapmıştı. hoşuna giden fiyat etiketlerini böyle değerlendiriyor.







Tabiki bir de sabahları benim minik bilgisayarı paylaşamamak. kendi odalarındaki bilgisayara dokunmadan gözünü açan benim miniğin başında....



ve öğleden sonra deniz.... bugünde böyle geçti.


23 Eylül 2011 Cuma

Battaniye

Dünkü gelen yağmurla Antalya nefes aldı diyebilirim. Sabah işlerimi ayarladıktan sonra soluğu çarşıda yüncüde aldım. komşumun  2 ay sonra ilk defa torunu olacak. renklerden belli değil mi? kız. geçen yılda başka komşumun torunu oğlan olmuştu. ona da benim bu modelin mavi tonlusunu örmüştüm, çok beğenmişlerdi. sevdiğim komşu kızlarına çabuk doğurun battaniye öreceğim diye espri yapıyordum. apartmanın geneli genç kız doluydu ama 3 sene içinde çoğu evlendi diyebilirim. hepsi çok tatlıydılar. havanın akşamların serinlemesiyle ve dizilerin başlamasıyla tv karşısında örgü örmeye  başladım. örgüyü severim ama ince ve tüylü iplere tahammülüm yok. bu modelde annemden  bana miras kaldı. annemin de bu modeli çok ördüğünü hatırlarım. anneminki daha az sırada renk değişiyordu, daha ince çizgiliydi. ben battaniyede biraz daha çok sırada değişiyorum. Örgüyü çabuk örerim. herhalde bir iki güne kadar biter, hediye çantamıza koyarız. bir de yanına nevresim takımı aldım. sağlıklı ve mutlu günlerinde kullanırlar inşallah....                                     




Hoşçakaln.

22 Eylül 2011 Perşembe

yağmur

Gecesi rüzgarlı, sabahı bulutlu basık bir havayla uyandık. beklenen yağmur akşam üzeri öyle çoşkulu yağdı ki yağmur Antalya'yı biz yağmuru özlemişiz gibiydi. şehir yıkandı, tozu toprağı gitti. derin rahat bir nefes aldık. sonbahara nihayet kavuştuk. aşırı sıcak çok duramaz artık. oh ferah ferah toprak kokusu, yağmur kokusu... ama daha denizlede vedalaşmış değiliz, vedalaşmadan bırakmayız :)

21 Eylül 2011 Çarşamba

sinbo'yu seviyorum


Bir hafta önce ütümü teflon tabanı karardığı için Sinbo servise göndermiştim. Kapıdan gelip kargocu alıyor ve tekrar o getiriyor, büyük kolaylık sağlıyor Sinbo. Daha önce de gönderdiğim günlük kırıntıları toplamak için aldığım süpürge bozulunca yenisini göndererek beni bir hayli şaşırtmışlardı.

Bir hafta öncede ütümü gönderdim. Bugün sinboyu aradığımda 2 gün içinde elime ulaşacağını söylediler. Ve  1 saat sonra kapı çaldı, gelen kargocuydu. Kutuyu teslim alırken çocuğa saf saf yenisini mi gönderdiler acaba diye sordum :)) çocukcağızda içindeki neydi abla diye sordu, ütü dedim, tamire gittiyse tamir etmişlerdir abla dedi. kızım içerden benim bu saftirik soruma koptu. sorduğum sorunun saçmalığını biliyorum ama bir anda boş bulundum, yenisinin gönderilmesine alıştım herhalde. çocuk nerden bilsin kutunun içindekini.

Kutuyu açıncada bir baktık ki vallahi yeni :D benim gönderdiğimden  daha güzel, daha yeni model.. çok sevindik, teşekkürler Sinbo. bayağı da ütü birikti bir haftada. deneyeyim ben bunu :)

20 Eylül 2011 Salı

Phaselis


Bugün  sabah kahvaltıdan sonra hepimiz birbirimize bakarken ne yapalım? sorusu oluşuverdi. istikamet yaz bitmeden kemer phaselis olsun dedik. Phaselis Antalya'ya 50 km.  M.Ö 7.yüzyılda rodoslular kolonisi  tarafından inşa edilmiş. tek kelime ile anlatılmaz, görmek lazım. hayran olmamak elde değil. doğa ve deniz içiçe muhteşem bir yer.




M.Ö.190 - 160 yıllarında Roma eğemenliğine geçen Phaselis Likya Birliği'nin bir parçasıdır. Büyük İskender bir kışını orada geçirmiş.
Her yer tarih kokuyor.




Pazarları severim ya burada da karşıma çıktı :) lakin taştan başka birşey yoktu.



Bu yer taş döşemelerini  hangi usta eller yaptı acaba diye sormadan geçemedim. Kalp figürü o zamanda  da varmış, hayret verici.


Oğlum yerden aldığı  bu minik kozalakları verdi. bunlarla da bir şey yaparsın diye :) daha doğrusu otu çöpü ne varsa bi şey yaparsın esprisiyle verdi :)





Bu yazıda ne yazmışlardı. çok merak ettim.


Bu antik tiyatro M.S 2.yüzyılda inşa edilmiş. 2000 kişi kapasiteli


Denizine girilmeden gidilmez tabiki, kendimizi serin sulara attık :) yedik içtik.tarihide içimize sindirdik.




Nereye gidersen git sonuç kürkçü dükkanı demişler ya... bizdede öyle oldu :)
Güzel bir gündü...