29 Temmuz 2013 Pazartesi

Güllaç....


Eyvahh! Oğluş mutfağı sevmediğimi yüzüme vurdu. Teyzelerini öve öve bitiremedi. Büyük ablam hamur işlerinde birincidir. İkinci ablam daha kahvaltı sofrasındayken neler pişirsem diye düşünenlerden ve çayının son yudumlarını alırken diğer taraftan tencereyi ocağa koymuştur. O mutfağı çok sever çok iştahlı yapar. Gün içinde yenilecek ne varsa yapmaya çok hızlıdır :)  Ben tembel ise hemen yemek olayına girmem, gün içinde acıkmama yakın o an canım ne isterse onu pişiririm. Her zaman vurguladığım gibi yaşamak için yiyenlerdenim ama yine de yemeklerimin lezzetli olmasını ve hazırlarken her şeyin düzenli  göze ve mideye hitap etmesini isterim. Yemeklerimi yiyenler beğenir ama benim oğluşu memnun edemiyorum bir türlü :(  Onun sevdiği şeyler farklı olunca zorlanıyorum. Oğluş bir kaç gündür güllaç sayıklıyordu. Hazır al uğraşmayalım dedim ama ''ne tembelsin yaa'' dedi  üzerinde nar taneleri var diye yemek istemiyor. Hadi bugün onu yapayım dedim. Tarifi  poşetlerin üzerinde yazıldığı gibi ama ben paketin yarısını yaptığım için tarifte yarıya indi. Test eden oğluşu yine memnun edemedim. Şekeri az cevizi çok deyip durdu aslında bana göre iyiydi ama o çok şekerli seviyor. Bir daha dünyaya gelirsem erkek olarak gelmek isterim. Temizliği ve yemek yapmasını seven bir bayanla  yaşamak isterim. Ama bu huyum da değişmeden gelirsem de kesin evde kalırım :)) çok seçiciyim ya...

Tatlı günler :)

28 Temmuz 2013 Pazar

Mutlu pazarlar..

 Resim netten alıntı:
Kedimiz biraz üzgün mü bakıyor yoksa bana mı öyle geldi ? Yinede çok sevimliler ama....

Her şey gönlünüzce olsun.
 Mutlu pazarlar :)



26 Temmuz 2013 Cuma

Deniz ve Tarkaaaaan :)


Sahilde dün üç beş kişiydik güya.. yanıma sonradan yerleşen bir ailenin bağıra, çağıra anlattığı Alanya tatil muhabbetinden tam sıkılmışken görevli müzik açıyım mı abla dedi ve ben  bir de soruyor musun dedim. Sormadım ne açacağını ama müzik gelmeye başlayınca çok hoşuma gitti. Tarkan'ın albümünü takmıştı. Tarkan'ı ben çok severim. Aslında önceleri çok sevdiğimi söylemeyeceğim ama  konserine gittiğimde resmen bu çocuk beni büyüledi, genç kızların çıldırmış gibi bağırdıkları kadar varmış dedim :)) Sahnede sanki küçük bir dev adam vardı ve bir o kadar da yakışıklı, sevimliydi. Dün plajda defalarca ''Adımı kalbine yaz" şarkısını çaldı ben çok sevindim (en sevdiğim şarkılarındandır bu şarkı, bu albümü çıktığında da evde bıkmadan usanmadan dinliyorduk zaten) ama diğerlerine gına gelmiş olabilir. Gerçi onları da izlediğimde müzikle bağlantıları yok gibiydi. Belkide ne çaldığının bile farkında olmamışlardır.

24 Temmuz 2013 Çarşamba

İncir tatlısı


Sıcak çook sıcak... Yaza da sıcak yakışıyor, gerçi ben sıcak havaları neme tercih edenlerdenim en azından çok terlemeyen biriysen kuru gezebiliyorsun. Oğlumun nemle ilgili bir tweetini de paylaşmadan geçmeyeyim. "%95 nem ne ya gitceğimiz yere yüzerek gidiyoruz :s
çok hoşuma gitti :))

Deniz dönüşü bir dinlenme faslı yaptım.
Sonra tatlı krizim tuttu ve mutfağa girip ne yesem, ne yapsam diye bakınırken dolapta kalan bir kaç inciri tatlıya çevirdim. İncirlerin pudralarını yıkayıp ve başlarını küçükten kesip, içine de bir cevizi kırıp yarısını koydum. Her birini böyle yaptıktan sonra tencereye 1,5 su bardağı süt koyup 2 yemek kaşığı kadar da şekerle sütü kaynattım. Kaynayınca incirleri içine koydum. 5 dakika daha kaynattım ve benim tatlım hazırdı. yerken üzerine de tarçın attım Tarçının tatlılarda kan şekerini yavaş yükseltiği söyleniyor.



:)

23 Temmuz 2013 Salı

Kokulu bir gün





Dün güya denize gidecektik.  Yaz uzun başka gün gideriz alacaklarım var
 diyen arkadaşıma uyup rotayı Paşabahçe mağazasına çevirdik. Hadi indirimlerde neler var yok diye bakınan ben bu kupaları görünce aşık oldum. Almazsam aklımda kalacak. Taktğıma takıyorum ya :)) rüyalarıma girer sonra...  neyse hızımızı alamadık bir de Tera City yapalım dedik. Chakra'nında indiriminden çamaşırlara sıkmak için bu kokuyu ve  lavanta kokulu kolonya aldım.  Gezmekten yorulunca tatlımızı yiyip, çayımızı içip kendimize geldik... Bugün de ev temizliğinden sonra koltuklara, havlulara, kuruyan çamaşırlara  fıs fıs edip duruyorum :)) İnşallah kokusu kalıcı olur. Daha önceki aldığım Chakra'nın oda kokuları bir müddet sonra kayboluyor gibi ya da burnum o kokuya alışıyor kokmuyor geliyor anlayamadım.

 CAMASIR KOKUSU POWDER PLEASURE



Mutlu, güzel kokulu günleriniz olsun :)

21 Temmuz 2013 Pazar

...........




Bu aralar belediyenin yaptığı etkinlere takılıyorum ya akşam da Karaalioğlu parkında düzenlenen ramazan şenliklerine arkadaşımla gittik. Hakan Aysev ve Ümit Zileli vardı. Eski Türk filmlerinde söylenen  şarkıların hikayesini Ümit Zileli anlattı ve güzel bir film gösterimin ardından Hakan Aysev şarkıları seslendirdi. “Senede Bir Gün”, ''Sevemez Kimse Seni”, “Artık Sevmeyeceğim” ve daha bir çok şarkı söylendi. Konser müthişti. Çok büyük bir ses, hayran oldum. Anlatılmaz yakınen canlı canlı dinlenir derim.

Yalnız o kadar kalabalık olduğu halde seyircisinin enerjisinden rahatsız oldum. Seyirci ruhsuz gibi geldi şarkılara eşlik ederken diğer konserlerde gördüğüm enerjiyi göremedim. Orucun etkisi mi sıcağın etkisi mi oldu anlayamadım ama bizim için çok güzel geçti, çok eğlendik.


Neyse mutlu mutlu  kapalı  yoldan eve dönerken tam şehrin göbeğinde hız sevdalılarından biri çok güzel bir Sibirya kurduna çarpıp kaçmış. Hayvan başından darbe aldığı için kanlar içinde yatıyordu. Veteriner bulalım falan derken hayvan kan kaybından öldü.
Çok üzüldük :((  Köpeğin sahibini arkadaşı teselli ediyor, gerekeni yapacaklarını söylüyordu.  Sürücüler sağ olsun şehir içi, ara sokak falan dinleyen yok basıyor gaza... sonu da hüsran tabiki birde kanlar içinde bırakıp kaçılıyor, bu hangi vicdana sığar.  Bu kadar güzel konserin ardında yaşadığımız üzücü bu olayla duygu karmaşası içinde eve girdik.

Mutlu pazarlar herkese...

18 Temmuz 2013 Perşembe

Karma bir gezi

Bu gün belediyenin hazırladığı geziye katıldım. Arkadaşım geziye katılanların listesine benim adımı da verip, geziye gidiyoruz diye beni aradı.  Birazda zorunlu bir gezi oldu ama güzel oldu. Antalyamızda görülecek güzel yerler vardır ve ulaşımı da rahat bir şekilde gezilebiliyor. Önce atık şeylerden yapılan yeni sanayinin orada parka gittik. Yeni yapılmış bu parkı ilk defa gördüm. Çöplere giden malzemelerden çok güzel şeyler yapılmıştı. Fotoğraf makinamız düğün aralığında kırıldığı için oradan resim çekemedim. Cepten çektiklerim de güzel değil diye koyamadım :(

Sonra Konyaaltında bulunan Minicity'deydik. Burada da doğudan batıya, kuzeyden güneye ne kadar tarihi eserlerimiz varsa hepsinin minyatürü yapılmış ve burada sergileniyor. Çok güzellerdi ayrıca eserlerin başına konulan aletle butona basıp eser hakkında bilgiler alabiliyorsun. Daha önce gezmiştim ama bugün biraz daha derinden inceledim.



resim netten alıntı.

Sonrasında da meşhur Düden Şelalesindeydik.  Şelalemiz şehir merkezine 3 km uzaklıkta ve tatilcilerin ve turistlerin mutlaka uğradığı yerlerdendir.  Hayran kalmamak elde değil. Burası şelalenin verdiği akıntıdan dolayı çok serin olur. Manzarası süperdir. Sular o kadar çoşkulu akıyor ki sanki bir yere yetişecek gibi....
http://www.youtube.com/watch?v=DIKFIlcXlB4








Şelaleyi gezip tekrar yukarı çıkıp gözlemelerin yanında, ayran ve çaylarımızı  içip döndük. Güzel bir gün olmuştu.

Mutlu akşamlar :)

16 Temmuz 2013 Salı

Deniz ve hobiler



  Sabah kalktığımda ortam sessiz sakin, bugün ne yapsam diye düşünürken telefonum çaldı ve komşum kızlarıyla denize gideceklermiş, onun için aramış. Nem oranı yüksek günler yaşıyoruz. Nemli havada denizi pek sevmem, çünkü kuruma gibi bir durumumuz yok. Suya gir ıslak, dışarı çık ıslak, yapış yapış dolaş dur. Neyse madem aranmışım gideyim dedim. Kendimizi serin sulara attıktan sonra kahvaltımızı sahilde yapıp oturduk. Çok gönüllü gitmeyen ben ayrılmak istemedim ama kızlar çok beyaz ve kızarmaya başlayınca öğlenden sonra istemeyerek döndük. Çünkü deniz ılık, etraf sakin ve beach'ın çaldığı müzikler huzur vericiydi.

Tabi ki bazı günlerde de hobilerle haşır neşir olmaya çalışıyorum. Havluları  çok sevdiğimi biliyorsunuz. Evde düz küçük havlular vardı. Kurdele nakışını çok bilmesem de, bildiğim kadarıyla bir şeyler yapmaya çalıştım. Komşumun nakış kitabını karıştırırken yapımını inceleyip öğrendim. Rokoko gül diye geçiyordu.



Sehpa örtüsünün köşesine de aynı modeli daha önce yapmıştım. Rokoko güllerinden.


Birazda incik boncukları  değerlendirdim.
 Bir kaç tane bileklik yaparak cam boncuklarımı değerlendirdim.


 

Artık kolum boncuksuz çıkmam abi oldum :)) 
Dördünü bir arada takmasam da ikisini mutlaka takar oldum. 


Bunlar da daha önceden cam boncuklarından yaptığım kolyelerim. Taşlar kısa aralıklarla teller üzerinde birbirine çengelleniyor. Yapımı biraz uğraştırmıştı ama severek kullandığım  kolyelerden biridir.





Hoşçakalın :)

8 Temmuz 2013 Pazartesi

Maydanozlu omlet



Bir bağ maydanozu önümüze alsak yiyebilirmiyiz ? ben şahsen yiyemem. Bu hafta maydanozu bolca almama pazarcıların bağırıp çağırması sebep oldu. 4 tanesi 1 lira, 5 tanesi 1 lira diye bağırıp duruyorlardı. Aklıma sabahları bunu yapmak geldi hadi bolca alayım bakim dedim.

Bir bağ maydanozu temizce yıkadıktan sonra doğrayıp içine bir yemek  kaşığı un, bir yumurta ve biraz tuz atıp karıştırdım. Küçük tavaya biraz sıvıyağ koyup malzemeyi döküp arkalı önlü omlet gibi pişirdim ve üzerine yerken biraz da acılı pul biber attım.

Ben bu lezzeti çok seviyorum. Sabahları çok iştahsız kalkan biriyim. Bunu önceki yazılarımda da hep belirtmiştim. Yaşamak için yiyenlerdenim, yemek için yaşayanlardan olmadığımı. Benim bir görümcem var sabahları o kadar güzel kahvaltılar hazırlar ki anlatamam büyük bir iştahla, hiç öyle biri olamadım nedense, keşke hep buralarda olsa çok iyidir kendisi onu çok severim  ancak yazları geliyor.

Bu haftaki sabah kahvaltımda günaşırı bunu yapmak istiyorum. Maydanozu sevenlerin seveceğini umarım. hemde sağlıklı diye düşünüyorum.

Hepimize sağlıklı mutlu haftalar....

6 Temmuz 2013 Cumartesi

Adrasan


 Tatilcilerimizle bende tatildeydim. Her gittiklere yere beni de götürüyorlardı. Sağolsunlar. Siz gidin ailece baş başa dediysem de dinlemediler. Bir gün onları yemeğe aldım ve Cumhuriyet meydanını turlandık, Daha sonrasında etrafımızdaki güzellikler gezildi. Burasıda Antalya'nın koylarından Adresan, olimpos, çıralı yan yana sıralanıyor ve etraflarında bungalow evler var. Şehir yaşamından uzaklaşmak isteyenler için iyi bir seçenek olabilir ama ben bungalow evleri çok sevdiğimi söyleyemeyeceğim. Sadece denizini seviyorum burada deniz suyu daha ılık, dalgasız ve etrafı orman havası çok güzel. Tabi ki bizim ufaklıkları denizden çıkarmamız çok zordu sürekli denizde kalmak istiyorlar. Çocuklarda suyla oynamayı hiç sevmez ya ondan galiba :)



Yorgun savaşçı, uyuya kaldı.......


Dönüşte hava kararmaya başlamıştı. Hadi Ulupınar'a da girelim balık yiyelim denildi ve burası da çok güzel  bir balık çiftliği yıllar önce  gelmiştik ama uzak olduğu için  her zaman gelinmiyor.. Taze balıklardan yakalayıp kiremitte pişirip yanında bol salata ve mezelerle servis yapılıyor. Böyle bir yere oturduk cümbürcemaat...


                                  Gece olduğu için karanlık ve ışıklandırmadan dolayı resim çekemedim.
                                 Günlerimiz böyle geçti...      Mutlu haftasonları :)
resim netten alıntı..