29 Şubat 2012 Çarşamba

Kuş

Bu işimiz biraz kopyacılık olacak ama ne yapalım güzel bir iş gördük ve biz de yaptık. Güzellikler paylaşılmalıdır diye düşünenlerdenim.

Kızım kanaviçeyi seviyor, çocukken ona öğrettiğimde bu kadar seveceğini tahmin etmemiştim. Şimdi beğendiği şeyleri zaman buldukça yapmaya çalışıyor. Bundan öncede hatırlarsanız melek yapmıştı. Şimdi de çok sevdiği kuşlardan işledi. Kuş için çerçeve ararken yıllar önce çok beğenerek aldığımız ama bir kaç sene önce duvardan indirdiğimiz içi seramik çiçekli pano gözümüze ilişti. Nostalji bu anahtarsa benim eski gardrobumun anahtarı idi, hobi malzemelerin arasında kalmıştı.


Çerçeveyi çıkartırken elimden düşürüp kırmıştım. Kızım boyama işleminden sonra yapıştırdı, tekrar boyayıp üzerini vernikledi.

Sonuçta böyle bir şey oldu ama asılacak duvarı ayarlayamadık, bekliyor.


İşte böyle arkadaşlar, bizim nostalji kanaviçeler olmuş çarpı işi :) Duvarlardan indirdiğim güzelim tabloları yeniden asmanın zamanı geldi galiba. Sandıkta bekleyen kanaviçeleri ise çocuklarıma pike takımı diktirmiştim. Onları da bir ara paylaşırım.

El işi her zaman en güzeli, en özeli.

27 Şubat 2012 Pazartesi

Ispanaklı Kek

Akşam üzeri evdeysem mutlaka sıcak bir şey içmek isterim. Tabi ki yanında da hafif  şeyler atıştırmak iyi oluyor.  Buzdolabına şöyle bakınırken yarısını kullandığım yarısı kalan  ıspanak bana göz kırptı. Bir haftadır buradayım benimle ilgilenen yok diye üzgündü. Bazıları üzüntüden sararmış solmuştu. kalan sağlar bizimdir dedim ve başladım iş başına önce ıspanağı temizleyip ince ince doğradım. Özellikle sebzeyi tek başına yemek istemeyen çocuklar için ideal olabilir.

Tarifi :
2 yumurta, yarım bardak sıvı yağ, 2 bardak kadar un, yarım bardak süt, 1 adet kabartma tozu, bir diş sarımsak ıspanak ve biraz tuz atıp hepsini karıştırıp yağlanmış tepsiye döktüm. 175 derecede 20 dk kadar pişirdim ama ıspanaklar buzdolabından çıkıp, fırının sıcağında ne kadar mutluydular bilemiyorum. Ortasını bulamadın vicdansız kadın demiş olabilirler :))






Çay makinamızı 10 yıldır kullanıyorduk ama o bizi bugünlerde terk etmeye karar verdi. Biz de üst porselen kısmına veda etmeden alt kısmına veda ettik. Avm lerin birinden bunu aldım ama üst kısmı cam olunca eskinin üstü yenin altını birleştirdik. Kırarım diye cam olunca biraz ürktüm. İnşallah iyi anlaşırlar. Ispanaklı kekle çay makinasını kutladık.


Mutlu haftalar..

25 Şubat 2012 Cumartesi

cumartesi pazarı

Bugün Şirinyalı semtinde bulunan cumartesi pazarındaydım. Tezgahların birinde yarı Hollanda'lı olduğunu söyleyen bir bayan satış yapıyordu. Tezgahta çok ilginç şeyler vardı ama benim en çok bu kanaviçeler ilgimi çekti. Onlara hayranlıkla inceledim. İncecik etamin kumaşa işlemişler duvar panolarıymış. Panoların fiyatları 70 liradan başlıyordu ama ben onları işlesem 70'e falan satmaya kıyamam. Çok ince ipliklerle, çok renk değiştirerek yapılmış, üzerinde büyük bir emek vardı. Onları huzur evlerinde bayanların hobi ve kazanç olarak yaptıklarını söyledi. Yaşlılar bunları nasıl yapıyor dediğimde çok yaşlı olmayanlar yapıyor dedi. Yapılan bu ince işler biraz yaşlı işlerine benzemiyordu ama neysee..




Ben en çok bu panoyu sevdim. panonun bir  bu kadar da devamı var. uzundu. Kapı süsüydü sanırım çünkü şeritin başında pirinçten kapı tokmağı vardı.



Bu minik tabloda çok güzeldi. Cepten çekince çok net olmadı ama çok minik bir işlemeydi, nokta kadar...

24 Şubat 2012 Cuma

...

Masanın şeklinden belli oluyor değil mi, bugün arkadaşlarımlaydık. Havaların soğuk gitmesi ve hepimizin farklı mazeretlerinden dolayı uzun süredir buluşamamıştık, hepimiz birbirimizi özlemişiz. Yedik içtik, bol sohbetli, kahkahalı bir gün geçirdik. Arkadaşımız döktürdükçe döktürmüş. Bazılarına hiç uzanmadım çünkü  bana yol, su, elektrik olarak dönecek ya :)) Sonra eritmesi çok zor..


Tatlılarımız irmik ve ayva tatlısıydı. Hepsi çok güzeldi...




Herkese tatlı ve mutlu haftasonları.

18 Şubat 2012 Cumartesi

Bayat ekmek

Sabah kahvaltı için mutfağa girip şöyle bir bakındım. Benim için kahvaltı peynir, zeytin, çok az reçel ve arada bir yumurta demek ama benim koca bebekler olunca değişik şeyler istiyorlar. Özellikle hiç iştahı olmayan oğlum :)) Mutfağa girer, menüde ne var diye sorar, ortalıkta dolaşır. Sanki ev değil lokanta. Çok seçici olduğu için evde açık menü istiyor, tabi ki o şekilde olmuyor..  Bende dünden kalan bir bayat ekmeği böyle fırınladım.

  Tarifi: Biraz peynir, büyük bir dometes, 1 yumurta, bir kaç yeşil biber, bir kaşık salça, iki kaşık yağ koyup tuz, kırmızı pul biber atıp rondodan geçirip, dilimlenmiş ekmeklerin üzerine sürüp fırına koydum. 20 dk sonra üzeri kızardıktan sonra yemeğe hazır. Çocuklar çok seviyor ve bayatlamış ekmek böylece değerlenmiş oluyor.



Mutlu hafta sonları..

12 Şubat 2012 Pazar

pazar

Bugün sakin sessiz bir güne uyanıp kahvaltımızı yaptık. Haberlere göz gezdirirken Whitney Houston'ın öldüğünü öğrendim, üzüldüm. Büyük ses, büyük sanatçı ışıklar içinde uyusun...

Sonra evden çıkalım dedik ve evimize yakın parkları tercih edip yürüyüş yaptık. Hava bulutlu ama soğuk değildi, park çok kalabalıktı. Biz parkın sakin köşesini seçip denizi, manzarayı, yurdum insanı neler yapıyor deyip ortalığı seyreyledik.. Bu kez yurdum insanından beni etkileyen bir şey göremedim. Cumhuriyet meydanı sokak ressamları, sokak müzisyenleri ve onları dinleyen insanlarla doluydu. Bir tarafta eline sazını almış biri türkü söylüyor, bir tarafta gitarlı gençler birbiriyle yarışıyordu.


İsmini bilmediğim bu mevsimsel çiçekler ekilmişti. Büyüdüklerinde kocaman bir lahana kadar olduğundan ben bunlara lahana çiçeği diyorum :) Mor ve beyaz bebek lahanalarım beniiim...


Antalya'nın her caddesinde bu turunç ağaçlarına rastlamak mümkün. Kokularına ve görüntülerine hayranım.


Evimizin etrafında bir daire çizip eve döndüğümüzde yukarı çıkınca ne olsa beğenirsiniz? Güneş bulutların arasından çıktı, sizi bulutlu havada gezdirdim deyip bize nanik yaptı. Biz bulutu da seviyoruz deyip ona nanik yapınca battı gitti :) Gün bitti.

Şimdi Umutsuz Ev Kadınları'nın başlamasını bekliyorum.

Görüşmek üzere...,

10 Şubat 2012 Cuma

Turunç reçeli


Geçen hafta pazardan aldığım turunçların her gün suyunu değiştirip acı suyunu atması için bekletmiştim. Bugün  tencereye 2 kilo şeker ve 2lt su koyup kaynattım. Sonra turunç kabuklarını ipe dizili bir şekilde tencereye attım ve şekerli suda uzun bir süre kabukların rengi değişip şekeri içine çekene kadar kaynattım ve son olarak bir tatlı kaşığı limon suyu ekleyip bir taşım daha kaynatıp, koyulaştığına emin olunca ocaktan alıp soğumaya bıraktım. Ve sonrada kavanoza koydum. Turunçlarımız yenilmek için heyecanla sabahı bekliyor. Biz değil vallahi turunçlar çok heyecanlı :)


Akşamları televizyonda bakacak birşey bulamıyorum artık, daral geldi hepsinden, ali kaptanından, fatmagülünden... Bir Seksenler'im bir de Muhteşem Yüzyıl'ım var sadece. Bu pembiş kitabı okumayı da çok ertelemiştim, şimdi pembe battaniyemin altında ayaklarımı uzatıp kitap okuma vakti.

Pembeli akşamlar hepinize ;)

9 Şubat 2012 Perşembe

geleneksel tatlımız

Kızım bugün dersane gelişi tatlı krizine girmiş olacak ki eve gelince bir hevesle milli tatlımız kalbura bastıyı denemek istedi. Şöyle arada yapışına bakıp "hıhh oluyor" dedim. Bazı insanlar etliye süslüye karışmaz sadece hıh deyicisidir ya ben de öyleydim. Yaparken de yapışına baktığımda eline yakıştı. Sende evinde bayramlarda milli tatlımızı yaparsın, milli tatlı bayrağımızı taşırsın dedim. Oğluşla test ettik, onayladık, güzel yapmış. Bu işi de ona yıktım çaktırmadan :)

Ailemizde benden başka bu tatlıyı yapan yok. Ablalarım farklı tatlılar yapar bense hep bunu yaparım. Annemden aldığım bayrağı ben taşıyorum, bir geleneği devam ettirmek güzel...





6 Şubat 2012 Pazartesi

ilk mim

Sevgili Hüznün tadı arkadaşım beni mimlemiş. Blog dünyasında ilk mimimi yapmama vesile olduğun için teşekkür ederim Mihribancığım :)


Bugünlerde evin içindeki gündem sürekli değiştiği için bilgisayara oturup hemen mimi cevaplayamadım. Şimdi hemen yazıyorum;


            1- Sence çok anlamlı bir söz...  Herkes cahildir, farklı konularda... ( Will Rogers)  Ben bu sözü çok seviyorum.

             2- Makyajında olmazsa olmazın... Evdeysem makyaj yok ama pazara bile çıksam hemen bir göz kalemi ve ruj sürülecek.. Eskiden rimelsiz makyajlar hep yarım gelirdi, artık silmesi beni yoruyor...

             3- Uyguladığın güzellik tüyosu nedir... Belli bir şey yok ama yıllara yenik düşmemek için ara sıra maskeler yaparım. Her gece yatarken el ve ayaklarıma krem sürer, kışsa üstüne pamuklu çoraplarımı giyerim :)

             4- En sevdiğin çiçek...  Şakayık çiçeğinin mini mini, sevimli sevimli, katmer katmer açması beni mutlu eder. Mevsiminde sürekli almaya çalışırım ama ömrü kısa oluyor. (Fotoğraf kızımdan, geçen sene balkondaki şakayığımız.)





             5- Nefret ettiğin bir şey...  Saygısız, kıskanç, bencil, kendi egolarını başkalarının üzerinde tatmin edip mutlu olmaya çalışan insanlar.. 

             6- En çok sevdiğin iltifat...  Pratik zeka dendiğinde, olaylara esprili yaklaştığım söylendiğinde de..

             7- Favori kitabın...  %100 Düşünce Gücü (Düşüncelerimizle hayatımızı istediğimiz gibi şekillendireceğimize inanıyorum.)
           
             8- Sana görünüş olarak yakın bulduğun ünlü... Hiç düşünmedim ama kızım uzun zamandır Kimya Hatun kitabının kapağındaki kadına benzetiyor. Bir tek gözlerini ve saçlarını görebiliyoruz ama o yetiyor zaten benzetmeye. Kimya Hatun Hürrem gibi ünlü sayılır mı bilmiyorum ama :)



             9-Herkesin sevdiği ama senin sevmediğin bir ürün... Babet ve çok yüksek platform ayakkabılar. Her ikisi de bana çok sağlıksız görünüyor. Giydiğim ayakkabılarımda, hatta spor tarzda olanlarda bile biraz topuk olacak ama çok yüksek olmamak şartıyla.

            10- Şu an en çok almak istediğin kozmetik ürün... Kırışıklıkları bir gecede yok edecek ve cildimi 20 yaşında gibi pürüzsüz yapacak mucize bir ürün arıyorum. Bilen varsa bana yazsın ;)
            
         İşte ilk mimimi cevapladım :)


Ben de bu mimi kabul ederlerse ve henüz yapmadılarsa Sevgili Colette'yeSevgili Derya Kuzusu'na, Sevgili Mevdoş'a  gönderiyorum.


Sevgiyle kalın...

3 Şubat 2012 Cuma

Turuncu turunç

Bir kaç gündür Antalya'da bize göre aşırı bir soğuk, yanı sıra rüzgar ve güneş vardı. Afyon'dan görümcemler sömestr tatili için evlerine geldiler. Biz soğuk dedikçe onlar bize güldü. Tabi ki herkesin alıştığı bir hava var.  Kardan, buzdan sonra onlara sıcak geldi, mutlu mutlu geziyorlar. Bense evden çıkmamaya gayret ettim. Bu arada baş dönmem birkaç gündür durdu, çok mutluyum :) Boyunluk tedavisinde 3 hafta dolmak üzere, şu alışana kadar bana işkence yapan aletin işe yaramasına çok sevindim.

Bugün arada ince ince yağan yağmurla hava yumuşadı, pazarımız da vardı üşümeden gezdim. Gezerken turunçları temizleyip ipe dizen karşılıklı iki ablayı görünce hadi iki halka alıyım dedim. İzninizle resminizi de çekeyim dediğimde kabul ettiler, bizi bilgisayara mı koyacaksın dediler, evet dedim. Blogcu olduğumu mu anladılar ne :) Turunç reçeli evde yapıldığında daha güzel oluyor, çünkü hazırlarının çoğunda glikoz var yerken tadı çok keskin ve ağır oluyor.




 Karşısındaki abla da ayrı temizleyip diziyor..



Yanlarında çiçekleri de satmak için getirmişlerdi. Hadi kendimize de bir demet karanfil alalım. Alacaklarımı alıp eve döndüm. Aldığım turunçları acılığını atması için derin bir kapta suya koyup, bir hafta suyunu sürekli değiştirip, yapım aşamasını bekleyeceğim. Yapımında tekrar sizlerle paylaşırım..


Hoşçakalın, mutlu kalın ;)