Bugün güneşli bir sabaha uyandım ama öğlen üzeri kara bulutlar gökyüzünde gezinmeye başladı. Dün avm de gezinirken bir bluz görmüştüm. onu beyaz pantolonla hayalini kurmuştum ama bedenim olmayınca alamadım görevli başka bir avm şubesinde olduğunu söyledi. Öğlen üzeri araba ile oğlumla giderken yağmur hızlandı sanki evde hiç kıyafetim yokmuş da acilen almak gerekiyormuş gibi. bu huyuma bazen kızıyorum ama çok beğendiğim şeyi de almak istiyorum. fakat gittiğimizde orada da yoktu, neyse kös kös eve döndük, vazgeçtim. Yağmur daha da hızlandı eve attık kendimizi. hiç belli olmaz birazdan güneş çıkabilir burası Antalya, havamız her an şekil değiştirebiliyor.
Bu elbiseyi de çok beğendim ama şu an onu giyecek zaman, mekan yok...
Neyse mutfağa girdim neler yapsam diye. kuskus sever misiniz bilmem ama ben çok severim. biraz değişik pişirmek istedim. ne yapabilirim derken tencereye biraz sıvı yağ ve salçayı koyup içine bir kabak, bir diş sarımsak rendeledim. biraz piştikten sonra kuskusu döküp şöyle bir çevirip çok az da tereyağ üzerini kapatacak kadar su ve tuzunu koyup pilav pişirir gibi pişirdim. Bu aralar brokoliye de takmış durumdayım. brokoli kürü uyguluyorum ara öğün olarak brokoliyi haşlayıp bir su bardağı suyunu içiyorum. haşlanmışlarını da yemeklerin yanına ilave ediyorum.
Sonra başka neler yapsam diye baktım. Soyulmuş ayçekirdekleri almıştım dolapta bekliyordu. Hemen bir su bardağı süt, bir su bardağı sıvı yağ, bir yumurta ile mayalı bir hamur yoğurup yarım saat beklettikten sonra şekillendirip pekmezli suya batırıp tepsiye sıraladım ve üzerine ay çekirdekleri ile süsleyip fırına verdim dışarıdan gelen toprak kokusuyla karışan mutfağımız çörek kokusuyla da daha da güzel oldu.
Şimdi ayaklarımızı uzatıp biraz kitap okuma zamanı, sonrasında çay ile çörekleri test etmeli....